İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin de, Türkiye’nin de değişeceğine yürekten inanıyorum. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi değişirse, Türkiye değişir. Cumhuriyet Halk Partisi değişiminin iki ekseni, iki esas boyutu olmalı. Partinin hem vizyonu, hem de işleyişi değişmeli” dedi.
İmamoğlu, Reform Enstitüsü ve Ülke Politikaları Vakfı işbirliğiyle düzenlenen “100. Yılında CHP” panel ve forumunda konuştu.
“Değişim” vurgusu yapan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi son 43 yıldır zihni ve fiili değişememe sorunu yaşıyor. 1980’den bugüne dünya ve Türkiye muazzam bir biçimde değişirken, bu değişime ayak uyduramayan Cumhuriyet Halk Partisi olarak kendisini adeta ebedi ve ezeli muhalefet partisi konumuna oturttu ve hapsetti.
1980’den sonra bir sorun yaşadık ve (geçmiş dönemlerdeki) aynı kabiliyeti gösteremedik. Dünya ve Türkiye değişirken, Cumhuriyet Halk Partisi bir atalete dönüştü. Geçmişteki başarılarıyla avunduk, elbette gurur duyuyoruz ama avunamayız ve sadece o başarıları savunan bir noktaya geriledik. Geçmişi konuşmak, geçmişle avunmak, devrimci bir partinin evlatları olarak bizlere yakışmaz. Bizim geleceğe umut taşımamız lazım.
Ne yazık ki atalete düşmemizin maliyeti büyük oldu. Sadece Cumhuriyet Halk Partililere maliyeti olmadı. Türkiye’nin yönetilmesinde etkin olamadığımız gibi, Türkiye’yi adım adım, arzu etmediğimiz gibi, Cumhuriyet’in ve demokrasinin uzağında, otoriter bir düzene ve bir sürece hatta bir iktidara teslim ettik.
Bugün toplumun yüzde 10’u, eğer ulusal zenginliğin yüzde 70’ine sahipse ve bu noktaya geldiyse bunda bizim büyük kusurumuz var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olamayışının bedeli halkımıza ve milletimize bu denli ağır oldu. İktidar olmayı başaramamış isek bu suçun bir ölçüde ortağı da biziz demektir.
Atalete düştüğümüz değişimi başaramadığımız için, ataletin içerisinde kaldığımız için, kuruluşunda bu kadar büyük bir rol oynadığımız Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir Meclis’le, beceri kaybına uğramış bir bürokrasiyle, liyakat sorunu yaşayan bir büroksariyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülke konumuyla, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla giriyoruz.
Vatandaşlarımıza, iktidarın değişebileceğ inancını veremeyen bir muhalif dünyayı var eden bir muhalefetle ve ne yazık ki bunun ana unsuru olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu umudu veremeyen bir kurum olarak böyle bir muhalefetle de giriyoruz Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılına.
İktidarın değişebileceğine inancın çok azaldığı bir toplumsal ruh haline girdiğinizde, bu en kötü durum. İkinci yüzyıla böyle adım attığımızı da görmeli ve yüzleşmeliyiz.
Ben bu hali kabullenemiyorum. Kabullenemeyiz de. Ülkemin de, benim partimin de bundan daha iyisini yapabileceğine o kadar büyük bir inancım var ki… Cumhuriyet Halk Partisi’nin de, Türkiye’nin de değişeceğine yürekten inanıyorum. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi değişirse, Türkiye değişir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin de, Türkiye’nin de çok daha güçlü bir ikinci yüzyıla girebileceğine ve değişebileceğine inancım tam.
Cumhuriyet Halk Partisi değişiminin iki ekseni, iki esas boyutu olmalı. Partinin hem vizyonu, hem de işleyişi değişmeli. Değişimin yeni vizyonu; Cumhuriyet Halk Partisi’ni sosyal demokrasiye ilham veren küresel seviyede saygın ve güçlü bir hale getirmektir. Değişimin yeni vizyonu bu ülkeye aynı zamanda gelir dağılımını kökten düzelterek, yetenekli ve girişimci insanlara adil fırsatlar sunacak mekanizmalar sunmak olmalıdır.”
Ayrıntılar geliyor